Dolar 32,3645
Euro 34,9526
Altın 2.325,33
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 23°C
Az Bulutlu
Ankara
23°C
Az Bulutlu
Cts 24°C
Paz 24°C
Pts 26°C
Sal 21°C

ASTSUBAYLAR BUNU HAK ETMİYOR!

18 Haziran 2017 21:52
303

 

 

Kıymetli Dostlarım, 

 

ODA TV’den Kerem ÇALIŞKAN’ın,  “Türk ordusunda alaylı-mektepli kavgası” isimli yazısının son bölümündeki, Assubayları bilmeden, tanımadan, aldıkları eğitimin ne olduğunu dahi idrak edilmeden, kulaktan dolma sözlerle yazılan cümleler, bu günlerdeki darbe girişiminde, kahramanlık destanı yazarak darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olan kahraman assubayları ve emekli bir assubay olarak şahsımı incitmiştir. 

 

 

Yazı, adeta assubay kökenli iki subayın, general yapılmasına tepki verir niteliktedir. 

 

 

Kerem ÇALIŞKAN : ” AKP’nin subay olarak, astsubayları (yani askeri okullar dışından ve askeri meslek dışından gelenleri) atama planı sonuçta Türk Ordusu’na İmam Hatip’ten gelecek ‘Alaylıları’ doldurmak içindir…”

 

 

Bu cümlenin elle tutulur hiç bir tarafı yok.

 

 

 Yazar önce şunu bilmeli; geçmişte ve hatta günümüzde TSK’ya komuta eden Genelkurmay Başkanları  ve kuvvet komutanları 2 yıllık Harp  Okulu mezunu iken,  yine günümüzde assubaylar da 2 yıllık Astsubay Meslek Yüksekokulu mezunudur. Yani  assubaylar da askeri okul mezunudur.  

 

 

Kuleli, Maltepe, Işıklar, askeri lise de, Güvercinlik, Çankırı, GATA Assubay hazırlama okulları askeri lise değil miydi?

 

Onlar neden kapatıl dı? Türk ordusunu sadece subaylardan oluştuğunu sanan hastalıklı zihniyet, bu okulların kapatılmasına neden ses çıkarmaz?

 

 

Belirtmeden geçemeyeceğim,  günümüzde assubayların büyük bir bölümü 4 yıllık üniversite mezunudur. 

 

 

Ayrıca ilgili yazara şunu hatırlatmak isteriz, darbeleri ve son darbe girişimini “alaylı”  dediğiniz assubaylar değil, askeri okul mezunu dediğiniz subaylar ve generaller yapmıştır. Kendi komutanını bile rehin alıp, hasta komutanının oturmasına müsaade etmeyen, hatta kafasına botu ile basan, komutanına kelepçe takan  yaverler, emir subayları, kurmaylar mektepli değil mi?  Onlar nerede yetşiti?

 

***

 

Yine Sn. ÇALIŞKAN’ın yazısından  bir bölüm;

 

Arnavut kökenli, şiddet yanlısı ‘Alaylı’ Şemsi Paşa, ‘Mektepli’ Teğmen Atıf tarafından vurulmuş ve 1908 Devrimi’nin zafere giden yolu böylece açılmıştır…”

 

Peki, 15 Temmuz darbe girişiminde “mektepli darbeci general Semih TERZİ”, sizin tabiriniz ile alaylı assubay Ömer HALİSDEMİR tarafından vurularak, darbeye giden yolu, darbenin gidişatını değiştirmemiş midir? 

 

ÇALIŞKAN yazısında, ” ABD-CIA-FETÖ darbecileri de kazansa aynı TSK’yı tasfiye planı yürürlüğe konacaktı” diyor.

 

 

 İşte alaylı dediğiniz Kahraman Assubay Ömer HALİSDEMİR,  ABD-CIA-FETÖ’nün planını bozmuş olmadı mı? 

 

 

***

 

Madem ki Kerem Çalışkan, kendi bilgisi ile tarihi alaylı-mektepli konuları yazmış, biz de kendisine bazı hususları  anlatalım.  

 

Türk ordusundaki askeri sistem Prusya Askeri sistemidir ve Osmanlı’dan bize miras kalmıştır. Osmanlıya da Almanlardan geçmiştir. Prusya askeri sisteminin geçmişteki  en belirgin özelliği, aşırı katı disiplini olması ve sadece soylulaların subay olabilmesine olanak sağlayan ve sadece subayların kılıç kuşanmasına olanak veren günümüz modern ordularına uymayan bir sistemdir. 

 

Bu sistem öylesine katıdır ki;  27 Mayıs darbesinde kadar kılıç kuşanan assubayaların kılıçları elinden alınmış, ama 2009 yılında, 59 yıl önce mezun olmuş, hatta hayatta olmayan  albaya yeniden kılıç verilmesi için kanun çıkartılmış bir sistemdir. ( Bakınız 5 Şubat 2009 tarih ve  5837/36 sayılı kanun) 

 

Katıksız hapisler, oda hapisleri, keyfi muamelelere fırsat veren, astların canına okuyan çağdışı bir sistemdir.  Bu sistemin değişmesi gerekmektedir. Bu sistem sakat ve maalaesef içinde az da olsa darbeci yetiştiren bir sistemdir.   

 

Bakınız son darbe girişimi nedeni ile generallerin % 30’u  tutuklandı! 358 Generalden 129 generalin tutuklandığı basına yansıdı.

 

 Bu generaller hangi okuldan yetişti?

 

Yada halka ateş açma emri veren, helikopterle özel harekatı bombalayan, 50 polisi şehit eden, Atatürk’ün Gazi Meclisini yani TBMM’yi bile bombalayan subay nereden yetişti?

 

Bunlar imam hatipli mi? alaylı mı? Yoksa askeri okul mezunu mu?

 

Zira 1950’li yıllardan beri 5-6 darbe girişimini mektepliler değil de,  alaylılar mı yaptı?

 

12 Eylül’de  ABD’nin “BİZİM ÇOCUKLAR (Our Boys)” dediği darbeci subaylar alaylı mı? yoksa mektepli miydi ?

 

 

***

 

 

Olaya kısaca tarihsel açıdan bakacak olursak; 

 

 

22 Temmuz 1908 de Meşrutiyet,  İttihat ve  Terakki Cemiyeti  üyeleri tarafından II. Abdülhamit’e silah zoruyla dayatılırken aynı zamanda Yıldız Sarayı’nda da Alaylı Paşa avı başlamıştı ve hiçbiri sağ kalmamacasına katledilmişti. 

 

Peki kimdi bu alaylı paşalar?

 

2003 tarihli Kara Kuvvetleri Dergisinin 6. sayısında Astsubay Okullarının Gelişimi ile ilgili bir makalede, söz konusu paşaların kıt’alarda ki erlerden başarılı ve liyakatli olanların onbaşı (bölük emiri) çavuş ve başçavuş (yani gedikli) rütbesine yükseldiklerini yine bu gediklilerden de başarılı olanların zamanla paşalığa kadar yükseldiklerinden bahseder. 

 

II. Meşrutiyetin ilanından sonra da söz konusu uygulamanın kaldırıldığı ve gediklilerin yetiştirilmesi amacıyla 1909 da küçük zabitan okullarının açıldığı belirtilmektedir.

 

 

 İşte Çerkez Ethem örneği; 

 

 

Kurtuluş savaşı döneminde,  Bir Ağabeyi Binbaşı, Bir ağabeyi Saruhan Milletvekili olan Aslında Çerkez Ethem’in hain ilan edilmesi de çok ilginçtir. İşin özü Alaylı- Mektepli Kavgasına dayanmaktadır. Osmanlıda ihanete kadar varan Alaylı- mektepli kavgası genç cumhuriyet kurulurken doruk yapmıştır. 

 

Mesela; Çerkez Ethem 1909 da kurulan Küçük Zabitan mektebini bitirmiş bir gedikli (astsubay) idi. 1920 de Düzce, Yenihan, Yozgat, Boğazlıyan isyanları sırasında Atatürk ve İsmet İnönü tarafından Ankara’ya davet edilmiş, ve kendisinden bu isyanları bastırması istenmiştir. Çerkez Ethem adamları ile bu isyanları bastırmış, Ege bölgesinde Yunan ilerlemesini durdurmuş iken ne olmuştu da askere, silaha en ihtiyaç duyulan bir dönemde vatan haini ilan edilmişti. 

 

 

Bu konuda Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın konuyla ilgili aşağıdaki  açıklamalarına göz atmakta fayda var. 

 

Haber 7’den Serkan Üstüner’in haberine göre Ortaylı, Çerkes Ethem’in asla hain olmadığını ve kasıtlı olarak yapılmış bir işin olmadığını söyledi.

 

“ÇERKES ETHEM HAİN DEĞİLDİ”

 

“Çerkes Ethem vatan haini değildir. Politik hırsları olan iki ağabeyin etkisi altındadır. Onlar subaydır. Ethem bey astsubaydır. Cesur ve inançlı biri. Hiç evlenmedi. Kendini bu işe adadı. Yarı eğitimli kişiliğinin gururu muhtemelen milletvekili ağabeylerinin de etkisiyle İsmet Paşa’yla çekişti. Garp cephesi komutanı. Düzenli ordunun subayları bu gibi şeylerden hoşlanmazlar ve ters tarafa düştü. Cezalandırılacığı korkusuna da düştü.

 

 

***

 

 

Öyle ki Kurtuluş Savaşında Atatürk’ü Samsun’a çıkışından beri koruyan, Çerkez Ekrem’i bir müfrezesi ile görevlendiren, büyük yararlılıklar sağlayan, Yunan Ordusunun batıdan ilerleyişini yavaşlatarak, Milli ordunun (Kuvvayi Milliyenin) hazırlanmasına fırsat tanıyan, isyanları bastıran  eski bir jandarma Assubay olan, Çerkez Ethem bile bu dışlanmaya maruz kalmış, Cephede General kadrosunda savaşırken, kendisine alay Komutanlığı (Albaylık) önerilerek emre girmesi istenmiş, Çerkez Ethem bunu kabul etmeyerek ayrışma büyümüş ve sonuçta kuvvetlerini bırakarak kendisi Yunanlılara sığınmıştır. 

 

Çerkez Ethem’i bu konuda kötüleyenlere şunu soralım; Çerkez Ethem maiyeti ile birlikte karşı tarafa geçse ne olurdu ?

 

 

SONUÇ

 

Çok değil, 3-4 yıl önce,  Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde, “şehit olan astsubay ve uzman çavuşlar için … personel şehit olmuştur” denilirken, subaylar için “kahraman silah arkadaşlarımız şehit olmuştur” ibaresi kullanılmış, emekli personel ve basından gelen tepkiler üzerine btüm şehitler için aynı ibare kullanılmaya başlanmıştır.  

 

Geçmişte kullanılan bu ibare, aynı zamanda bir alaylı-mektepli ayrımı göstergesi değil midir? 

 

Maalesef, Türk ordusunda  Harp Okulu  mezunu olmayan personelin sistemde önü tıkanmış, ilerlemesi adeta imkansız hale getirilmiştir.  Çok değil, bir kaç yıl öncesine kadar astsubaylıktan subaylığa geçen subaylar, en fazla yüzbaşı rütbesine kadar yükselebiliyordu. Bu husus, yaklaşık 5-6 yıl önce, 4 yıllık fakülte mezunu olmak şartı ile uygulamadan kaldırılmıştır. 

 

Sn. Çalışkan şunu bilmeldir, bu gün ABD ordusunda en tepeye çıkmış, Genelkurmay Başkanı olmuş, Colin POWELL, West Point mezunu mu (ABD Kara Harp Okulu) yoksa, dışarıdan gelmiş bir alaylı mı? 

 

Başarılı, kendini yetiştirmiş, liyakatlı personelin neden önü tıkanır? Sadece Harp Okulu mezunu olmaması, yükselmesine engel teşkil edecek bir durum mudur? Başarılı olan astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş’ın önü tıkanacağına, yükselmesi  dahada kolaylaştırılmalıdır. 

 

İnsanlara fırsat eşitliği sunulmalıdır. “Sen, uzman çavuş, uzman jandarma veya assubay olarak orduya girdin, emekli olana kalar öyle kalacaksın” demek, modern ordularda kabul edilemeyecek ve asla savunalamayacak çağ dışı bir uygulamadır. 

 

 

Mesela, bu günlerde hasıl olan subay ihtiyacı, asteğmenlerden, dışarıdan karşılanacağına, liyakatlı, temayüz etmiş assubaylardan karşılanmalı, assubaylardan boşalacak kadrolar da, yine başarılı  uzman jandarma ve uzman erbaşlardan karşılanmaldır.

 

 “ Subay Harbiyeden çıkar, gerisi teferruattır” olarak kıt’alarda karşımıza çıkan bu zihniyet artık tarihteki tozlu yerini almalıdır.  

 

 

Bu sözü kendisine düstur edinenlere göre, harbiye mezunu dışındakler,  “ALAYLI AST’lar” olup hadlerini bilmelidir. Onlar asla “AS” olamazlar, her zaman “AST” olarak kalmak zorundadırlar, bu nedenle 12 Eylül Darbesinde hazır yönetime el koymuş olan  “NETEKİM PAŞASI”, darbe döneminde bu konuyu da büyük bir kıvraklıkla halletmiş, Türk Dil Kurumunda bile “ASSUBAY” yazılırken, emirle bu mesleğin adını  “ASTSUBAY” olarak değiştirtmiştir.  

 

 TDK sözlüğünü imla klavuzunu yeniden düzenlemiş, “ASSUBAY” lar bir gecede AS(T)SUBAY olmuştur. Atatürk’ün ASUBAYLARI,  ASTSUBAY yapılmıştır. 

 

 

Sonuç olarak,  AKP’yi eleştirmek isteyen Kerem ÇALIŞKAN’a,  bunu assubaylar üzerinden değil, daha gerçekçi konular üzerinden yapmasını ve özellikle ODA TV. yazarlarından Sn. Soner YALÇIN’ın “Türk Ordusu’nun omurgasına ikinci sınıf muamele”  konulu yazısını okumasını tavsiye ederim. 

 

 

Sn. ÇALIŞKAN’a şunu da hatırlatmak isterim;  “kişinin kaynağı önemli değil,  mektepli veya harbiyeli yahut alaylı olmasının hiç bir önemi yok. Önemli olan; vatanına ettiği hizmeti ve ihanetidir. Hainin  alaylısı mekteplisi olmaz, hain haindir!”

 

 

NOT : Bir de çıkarılan KH ile, bu yıl mezun olacak subay assubaylar kapı önüne konulmuştur. Keşke, bu yıl mezun olacak, tüm  teğmen ve assubay çavuşları kapı önüne koymak yerine, tekrar güvenlik soruşturmasından geçirilerek, içlerinde temiz, herhangi bir cemaate bulaşmamış olanların mezuniyeti yapılsa ve mağduriyeti giderilse daha iyi olmazmıydı?  Kitleleri, yetişmiş askerleri  mağdur etmeye ne gerek var? 

 

 

KEREM ÇALIŞKAN’IN İLİGİLİ YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ….

 

 

 

YAZARIMIZI TAKİP ETMEK İÇİN;
 

FACEBOOK :https://www.facebook.com/dedeersel.aksu.1

TWITTER: https://twitter.com/DedeErselAksu

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.